Kitabın Te'lif Süreci

Yazılar > Kitabın Te'lif Süreci

İ‘lâü’s-Sünen’in Telif Süreci
Ümmetin hakîmi üstat Eşref Ali et-Tehânevî uzun zamandan beri bazı kimselerin mezhebinin hadislere dayanmadığı, re’yi sahih hadise tercih ettiği ve benzeri delilsiz iddialarla İmam Ebû Hanife’ye dil uzattıklarını müşahede etmekteydi. İmam Ebû Hanife’nin delil olarak kullandığı hadisler klasik kaynakların önemli bir kısmında bulunmaktadır. Ancak bunlar farklı kitap ve risalelerde dağınık bir şekildedirler. Ümmetin hakîmi üstat Eşref Ali et-Tehânevî bunları bir kitapta toplamayı istemiş ve bu amaçla İhyâü’s-sünen isimli eseri telif etmeye başlamıştır. Bu eserde o İmam Ebû Hanife’nin her konuda delil olarak kullandığı sahih hadisleri bir araya getirmiştir. Ancak eser müsvedde halinde iken basılmadan kaybolmuştur. Allah’ın
dilediği olur, O’nun dilemediği ise olmaz. Daha sonra üstat aynı amaçla ve metodunu da değiştirerek yeniden eser telifine başlamış ve onu Câmiu’l-âsâr diye isimlendirmiştir. Bu eserde Hanefîlerin delil olarak kullanıp hüküm çıkardıkları hadisleri toplamıştır. Onda özet olarak hadislerin isnadları hakkında bilgi vermiş nasıl delil olarak kullanıldıklarını açıklamıştır. Ona ilave ettigi Tâbiu’l-âsâr isimli ta’likinde ise görünürde çelişkili olan hadisler arasındaki ihtilafı gidermeye çalışmıştır.
İkisi birlikte tek cilt olarak hicrî 1315’te Diyobend’de basılmıştır. Ancak her ikisi de oldukça kısa tutulmuştu ve sadece namaz konuları ele alınmıştı. Halbuki rahmetli Eşref Ali et-Tehânevî daha önce telif ettiği eserdeki gibi hadislerin derinlemesine sened ve metinleri açısından incelenmesini, konuların hem rivayet ve hem de dirayet yönünden irdelenmesini arzu etmekteydi. Bu önemli hizmeti üstat Tehânevî’nin görevlendirdiği Ahmed Hasan es-Senbehlî üstlenmişti. O metin kısmında konuyla ilgili hadis, sahâbe ve tabiîn görüşlerini zikretmiş, isnadları hakkında kısa bilgiler
vermişti. Açıklama kısmında ise hadislerin sened ve metinleri hakkında detaylı açıklamalarda bulunmustu. Metin kısmını İhyâü’s-sünen açıklama kısmını ise et-Tevdîhu’l-hasen diye isimlendirmişti. Ümmetin hakîmi Eşref Ali et-Tehânevî onun yazdıklarını kelime kelime okuyor ve gerekli gördüğü yerlere müdahale ediyordu. Bu durum hacc ile ilgili bölüme kadar devam etti. Ahmed Hasan es-Senbehlî üçüncü defa kontrol ettiğinde daha önce yazdıklarının çoğunun değiştirme yoluna gitti ve bunlardan üstat Tehânevî’yi haberdar etmedi. Çok az yerde ona başvurdu. Bunun sonucunda eser, hem yöntem hem de içerik olarak değişmiş, Üstat Tehânevî’nin inisiyatifinden çıkmıştı. Fakat üstat Tehânevî ancak eserin ilk cildi basıldığında bunların farkına varabildi. Üstat eserin baskısını görünce birçok değişikliklerin bulunduğunu ve ayrı bir kitap halini almış olduğunu gördü.
İçinde onun kabul edemeyeceği birçok husus vardı.
Bunun üzerine amcasının oğlu Zafer Ahmed el-Osmânî’den onun bu ciltte eksik bıraktıklarını tamamlayan, gerekli düzeltmeleri yapan bir eser yazmasını istedi. Bunun üzerine Zafer Ahmed el-Osmânî el-İstidrâku’l-hasen alâ İhyâü’s-sünen isimli bir çalışma yaptı ve bu müstakil olarak basıldı.
Bu eseri beğenen üstat Tehânevî, Senbehlî’nin kitabının neşrini durdurmuş ve Zafer Ahmed el-Osmânî’den istediği kitabı yeniden yazmasını istemiştir.
Bunun üzerine o namaz bölümünden başlayarak fıkıh konularını on altı cüzde tamamlamiştir. Üstat Tehânevî, Senbehlî’nin hukukuna riayetinin bir gereği olarak, bu çalışmayı öncekinden ayırt etmiş ve ona İhyâü’ssünen adını vermemiş, aksine Zafer Ahmed’in yazdığı ciltlerin metin kısmına İ‘lâü’s-sünen şerh kısmına da İsdâü’l-minen adını vermiştir. Sonraki on altı cüz bu yeni isimle basılmıştır.

Netice itibariyle eser önce İhyâü’s-sünen ismiyle, onun eksikliklerini tamamlayan
kısmı el-İstidrâku’l-hasen adıyla geri kalanı ise İ‘lâü’s-sünen başlığıyla basılmıştı. Bu durum okurların zihnini karıstırınca Zafer Ahmed el-Osmânî ikinci baskıda İhyâü’s-sünen’i el-İstidrâku’l-hasen ile birleştirerek tek metin haline getirdi ve hepsini müstakil bir kitap olarak neşretti.
Bu, üstat Tehânevî’nin vefatından sonra gerçekleşmiştir. Yaşlılığı dönemi ve ömrünün sonlarında Zafer Ahmed bu is için çok sıkıntılara katlandı. Böylece söz konusu kitap müstakil bir eser halinde onun eseri olmayı hak etti. Dolayısıyla okuyuculara bu eser İ‘lâü’s-sünen’in birinci cildi olarak sunmak daha isabetli oldu.
Eserin telif süreci ve aldığı farklı isimlerin özeti bundan ibarettir. Artık eser İ‘lâü’s-sünen adıyla ve müellifi de Zafer Ahmed el-Osmânî olarak tanınmaktadır.
Burada esere yazılan üç mukaddimeden de bahsetmeliyiz.
Bunlar:
İ‘lâü’s-seken ilâ men yutâliu İ‘lâe’s-sünen’in birinci cildidir. Zafer
Ahmed el-Osmânî tarafından kaleme alınmış olup hadis usulü ile ilgili
önemli kuralların açıklandığı önemli bir çalışmadır. Çalışmanın Tehânebihûn’da
birkaç taş baskısı ayrıca Karaçi’de bir baskısı yapılmıştır. Çalışmanın Kavâid fî ulûmi’l-hadîs isminde üstadımız münekkit araştırmacı Abdülfettâh Ebû Gudde tarafından yapılan ve Halep’te neşredilen ayrı bir baskısı daha bulunmaktadır. O, baskıda çalışmanın değerini artıran önemli ilave bilgiler vermektedir. Allah onu en güzel şekilde mükâfatlandırsın.
İ‘lâü’s-seken ilâ men yutâliu İ’lâe’s-sünen’in ikinci cildidir. Habib Ahmed el-Gîrânevî tarafından kaleme alınmıs olup fıkıh usulü ile ilgili önemli kuralların açıklandıgı önemli bir çalışmadır. 1385’te Karaçi’de neşredilmiştir.
Üçüncüsü, İncâü’l-vatan ani’l-izdırâbi İmâmi’z-zaman’dır. Zafer Ahmed
el-Osmânî tarafından kaleme alınmış olup İmam Ebû Hanife (r.a.)’in hadis ilmindeki yeri, hadis âlimlerinin onun hakkındaki övgüleri, önde gelen hadis âlimlerinden hoca ve talebeleri zikredilmekte, onun hadis ilmine hizmetleri incelenmektedir. Ayrıca İmam Ebû Hanife (r.a.) hakkındaki şüphe ve itirazlara cevap verilmektedir.
Zafer Ahmed el-Osmânî’nin el-İstidrâku’l-hasen’i kitabın aslıyla birleştirerek
tek metin haline getirmesi ve onu İ‘lâü’s-sünen diye isimlendirmesi üstat Tehânevî’nin vefatından sonra olsa da o İ‘lâü’s-sünen’in ikinci cildin mukaddimesinde böyle bir arzusunun olduğuna işaret etmiştir.
Onun İhyâü’s-sünen’in ikinci baskısına yazdığı mukaddimedeki işareti
şöyledir:
Hamd Allah’a mahsustur. Ona hamd eder, ondan yardım ve bağışlanmamızı
isteriz. Nefislerimizin şerrinden ve kötü fiiller islemekten Allah’a sığınırız. Allah’ın doğru yola ilettiğini kimse saptıramaz, Onun saptırdığını kimse doğru yola iletemez. Allah’tan başka ilah bulunmadığına ve Hz. Muhammed (s.a.v.)’in O’nun kulu ve peygamberi olduğuna şahadet ederim. Allah onu en son peygamber olarak cennetle müjdeleyen cehenneme karşı uyaran hak Peygamber olarak göndermiştir. Allah ve Resûlüne itaat eden doğru yola ulaşır. Allah ve Resûlüne isyan eden ise Allah’a değil kendisine zarar verir.
Bu kitap, tanınmış dört mezhep İmamlarının ilki olan İmam Ebû Hanife (r.a.)’nin bazı meselelerdeki delillerini ihtiva etmektedir. Allah onlardan ve yolunda olanlardan razı olsun. Günümüzde ona yöneltilen eleştiriler böyle bir kitabın yazılmasını ihtiyaç haline getirmiştir. Bu eleştiriler karsısında sessiz kalmak doğru değildir. Yıllarca önce bu amaçla bütün fıkhî konuları ihtiva eden müsvedde halinde bir kitap telif etmiştim. Onu İhyâu’s-sünen diye isimlendirmiştim, fakat o kayboldu. Bu da Allah’ın bir imtihanıydı.
Daha sonra önceki metoda uygun kitap yazmaya tekrar başladım ve bu kitabıma Câmiu’l-âsâr ismini verdim. Allah’a hamd olsun eser tanındı fakat sadece namazla ilgili konuları ihtiva etmekteydi. Onu tamamlamak bana nasip olmadı. Nihayet ilimle meşgul olan ve ilme hizmet edenlerin teşviki, bu yükü benimle paylasanların yardımı ve Allah’ın lütfuyla tamamlanabildi. Bu aşamada kolay ve el-Hidâye’nin tertibini esas alması sebebiyle İhyâu’s-sünen’in metodu da bize yardımcı oldu. Bu defa sadece araları cem edilmesi gereken ihtilaflı meselelerle yetinilmedi, bunların yanında az da olsa gerek görülen yerlerde ittifak edilen konulara da yer verildi.
Bu yapılan çalışma müsvedde halindeki İhyâü’s-sünen’e tam bir benzerlik arz ettiği için ona aynı ismi vermeyi uygun gördüm. Bu kaybolma sonucu boşa giden bir emeğin de bir anlamda ihyası olacaktı. Önemli her büyük projeyi tamamlamayı nasip eden Allah’tır. Daha sonra hadislerin anlamlarını açıklayan isnadlarını inceleyen bir şerh yazdım ve ona et-Tavdîhu’l-hasen alâ İhyâü’s-sünen ismini verdim.
Söz konusu çalısmayı müellifinden sonra hac bölümüne kadar kelime kelime okudum. Gerekli gördüğüm yerlerde değişiklikler yaptım. Daha sonra müellifi ikinci defa gözden geçirdi ve kendisine göre gerekli gördüğü yerleri tashih etti. O daha önce yazdığı birçok yeri düzeltmek durumunda kaldı. İçinden çıkamadığı çok az konuda bana müracaat etti. Düzeltmelerin çoğunu ise bizden habersiz kendisi belirledi. Böylece o kitabın metot ve konusunu da değiştirdi. Ancak ben bu duruma ilk baskısından sonra vakıf oldum. O, simdi elinizde olan kısımdır. Bu yüzden onun üzerine sözü edilen eksiklik ve olumsuzlukları telafi için ayrı bir çalışma (istidrâk) yapılmaya ihtiyaç duyuldu. Haşiyede görülen birçok Hintçe atıf, bu ihtiyacı
göstermektedir. Sözü edilen İstidrâke 1331 Ramazan’ının son Cuma gününde
başlanmıştır.

Üstat Tehânevî’nin İ‘lâu’s-sünen’in ikinci cilde yazdığı mukaddime yazısı
ise şöyledir:
Hamd Allah’a mahsustur. O’na hamd eder, O’ndan yardım ve bağışlanmamızı
isteriz. Nefislerimizin şerrinden ve kötü fiiller islemekten Allah’a sığınırız. Allah’ın doğru yola ilettiğini kimse saptıramaz, O’nun saptırdığını kimse doğru yola iletemez. Allah’tan başka ilah bulunmadığına ve Hz. Muhammed (s.a.v.)’in O’nun kulu ve peygamberi olduğuna şahadet ederim. Allah onu kıyâmet öncesi cennetle müjdeleyen cehenneme karşı uyaran hak Peygamber olarak göndermiştir. Allah ve Resûlüne itaat eden doğru yola ulaşır. Allah ve Resûlüne isyan eden ise Allah’a değil kendisine zarar verir.
Ey Dost! Öncelikle İhyâü’s-sünen’in ilk kısmının mukaddimesini okumalısın. Orada eserin gerçek durumunu öğrenirsin. Burada zikretmeye gerek duymadığımız bazı sebeplerden dolayı eserin yeniden telifi görevi akıllı, zeki ve yetenekli yeğenim Zafer Ahmed’e havale edildi. Allah onu en uygun metodu kullanmaya muvaffak kıldı ve yaptığı değerli çalışma ile eserinin gerçek sahibi oldu ve İhyâü’s-sünen ismini İ‘lâü’s-sünen olarak değiştirdi. O, üzerine yazdığı şerhin adını da et-Tavdîhu’l-hasen’den İsdâü’l-minen’e çevirdi. Önceki kısmın adını İhyâ’u-sünen olarak korumaklabirlikte, daha önce onda neşredilmiş olan birçok hususu tashihe çalışması ve telafi edici çalışmalar yapması, aslında o kısmı da kendisinin bir çalışması haline getirmiştir. Bu durumda o kısım İ‘lâü’s-sünen’in birinci kısmı,
devam eden çalışması da ikinci kısmı olarak değerlendirilebilir. Buna göre elinizdeki eser onun çalışmasının ikinci kısmını başlangıcı olmaktadır.
İlkinde olduğu gibi bu cildi de kelime kelime inceledim ve – Allah’a hamd olsun ki – rivayet, dirayet, konuların yeterince incelenmesi, az da olsa değistirilmesi gerekenlerin değiştirilmesi ve benim açıklamalarım ile kendi yaptıgı açıklamaların birbirinden ayırt edilmesi açılarından birinciden daha başarılı olduğunu tespit ettim. Ortaya çıkan bu çalışmadan ve verdiği nimetlerden dolayı Allah’a hamd olsun. Bu çalışma bize ahiret azığı olsun. Bizim için ahiret dünya hayatından daha önemlidir.

Hadislerle Hanefi Fıkhı Kitap Setini Hemen Sipariş Verin!

Kitap gibi takvim Mevlana Takvimi'nin her gün yayınlanan yeni yazılarını kaçırmamak için mobil uygulamalarımızı indirebilir, internet sitemizi ve sosyal medya hesaplarımızı takip edebilirsiniz.

Mevlana Takvimi Mobil Uygulamamızı İndirin!

Kitap gibi takvim Mevlana Takvimi'nin her gün yayınlanan yeni yazılarını kaçırmamak için mobil uygulamalarımızı indirebilir, internet sitemizi ve sosyal medya hesaplarımızı takip edebilirsiniz.

Misvak Kitap

Misvak Neşriyat Tic. ve San. Ltd. Şti.
Ceridehane Sk. No: 4
Cağaloğlu / İSTANBUL