Yaratılışımız Cenâb-ı Hakk’ın dilemesiyle olmuştur. “Hani Rabbin
Meleklere; “Muhakkak ben yeryüzünde bir halife yaratacağım”
demişti. Melekler de; “Biz seni hamdinle tesbih ve noksanlıklardan
tenzih etmekte olduğumuz halde, orada fesat çıkaracak ve kan
dökecek kimse mi yaratacaksın?” demişlerdi. Allah (c.c.); “Ben
sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim” buyurdu. Allah (c.c.) Hz.
Âdem aleyhisselâma bütün isimleri öğretti. Sonra eşyayı meleklere
gösterip; “Eğer sâdıklardansanız bunların isimlerini bana haber
verin” buyurdu. Melekler; “Biz seni tenzih ederiz. Senin bize
öğrettiğinden başka hiçbir ilmimiz yok. Muhakkak sen herşeyi
bilensin. Üstün hikmet sahibisin” dediler. Allah (c.c.), Hz. Âdem
(a.s.)’a; “Ey Âdem, varlıkların isimlerini meleklere haber ver”
buyurdu. Âdem aleyhisselam da meleklere o isimleri (ve yaratılış
hikmetlerini) haber verince Allah (c.c.); Ben size demedim mi,
göklerin ve yerin gayblarını ben bilirim. Açıkladığınızı da
gizlediğinizi de elbette ben bilirim” buyurdu. (Bakara, 30-33)
Murâd-ı ilâhî ile yaratılan insanın “Biz gerçekten insanı en güzel
bir biçimde yarattık” (Tin, 4) âyet-i kerimesiyle en güzel sûrette
yaratıldığı ifade edilirken, “Ben insanları ve cinleri ancak bana
ibadet etsinler diye yarattım” (Zariyat, 56) buyurarak yaratılış
hikmeti ve gayesi belirtilmiştir.İlk insan ayrıca ilk
peygamberdir. Yani vahye muhataptır. Bilginin ilk kaynağı da yine
vahiydir. Vahiyden uzaklaşan insanlara, topluluklara Allah,
belirli aralıklarla peygamberler ve kitaplar göndermiştir.
Peygamberlerini yalanlayan nice kavimlerin suda boğulduğu, yerin
dibine batırıldığı veya gök gürültüsüyle helak olduğu âyetlerle
bildirilmiştir. Son peygamber olarak Sevgili Peygamberimiz Hz.
Muhammed Mustafa (s.a.v.), âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir.
“(Habîbim), biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.”
(Enbiya,107)
Âlemlere Rahmet olarak göndermiş olduğu
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’e öyle bir yetki vermiş ki “O Resûl
size neyi emretmişse onu alın, neden sakındırmış ise ondan
kaçının” (Haşr, 7) buyurmuştur. Başka bir âyeti erimede “
(Resûlüm) de ki; Eğer siz Allah’ı seviyorsanız, hemen bana uyun
ki, Allah da sizleri sevsin ve günahlarınızı bağışlasın” (Âl-i
İmran, 31) buyurarak Allah’ın rızasını kazanmanın ve bağışlanmanın
yolunun tek olduğunu görüyoruz; O da Allah Resûlü (s.a.v.)’i
sevmek ve O (s.a.v.)’e tâbi olmaktır.
Peygamber
(s.a.v.) Efendimizin ashabı (r.a.e.) bizzat gördükleri ve
sohbetinde bulundukları ve var bildikleri herşeye Allah (c.c.) ve
Resûlü (s.a.v.)’i tercih ettikleri için Allah’ın razı olduğu
topluluk olarak yaşamışlar ve kazanmışlardır. Bizim de dünya ve
âhiret saadetini elde etmemizin yolu düzgün bir itikada, sâlih bir
amele sahip olmaktan geçmektedir. Bu da ancak; ilimsiz, amelsiz ve
ehil olmayan kişilerin arkasından gitmekle değil, ilmini,
ahlâkını, ehliyetini İslam âleminin kabul ettiği müctehid
imamların arkasından gitmekle elde edilir.
Kitap gibi takvim Mevlana Takvimi'nin her gün yayınlanan yeni yazılarını kaçırmamak için mobil uygulamalarımızı indirebilir, internet sitemizi ve sosyal medya hesaplarımızı takip edebilirsiniz.
Kitap gibi takvim Mevlana Takvimi'nin her gün yayınlanan yeni yazılarını kaçırmamak için mobil uygulamalarımızı indirebilir, internet sitemizi ve sosyal medya hesaplarımızı takip edebilirsiniz.
Misvak Neşriyat Tic. ve San. Ltd. Şti.
Ceridehane Sk.
No: 4
Cağaloğlu / İSTANBUL